.... from my perspective
I will be writing here...
Thursday, February 27, 2020
Wednesday, October 31, 2018
Necip Fazil Kisakurek
Inanmaz
"Ticaretin tüm ziyan!" diye bir ses rüyada;
Mezarına birlikte girecek şeyi kazan!
Seni gözleyen eşya, bitpazarı dünyada,
Patiska kefen, çürük teneşir, isli kazan.
Minarede "ölü var!" diye bir acı salâ...
Er kişi niyetine saf saf namaz.. Ne alâ !
Böyledir de ölüme kimse inanmaz hâlâ !
Ne tabutu taşıyan, ne de toprağı kazan...
Ölüm Güzel Şey
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber.
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azraile "Hoşgeldin" diyebilmekte hüner.
O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altında saklambaçta var mısın?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!
Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...
Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta
Sultan olmak istersen, tacı, sorgucu unut!
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
Necip Fazil Kisakurek
Haberi Yok
Şu geçeni durdursam, çekip de eteğinden;
Soruversem: Haberin var mı öleceğinden?
Necip Fazıl Kısakürek - 1939
Karacaahmet
Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!
Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?
Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;
Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta...
Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek.
Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek.
Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık;
Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık.
"Ebedi gençlik ölüm" desem kimse inanmaz;
Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz.
Karacaahmet bana neler söylüyor, neler!
Diyor ki, viran olmaz tek bucak, viraneler,
Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm;
Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm...
Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep;
Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep?
Kavuklu, başörtülü, fesli, başacık taşlar;
Taşlara yaslanmış da küflü kemikten başlar,
Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları;
Süzüyor, sahi diye toprağa basanları.
Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden,
Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden.
Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar,
Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar.
Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih!
Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!
Necip Fazıl Kısakürek
Friday, May 05, 2017
About women, marriages and divorce
The sole means of saving women’s happiness in the hereafter, and their happiness in this world, as well as saving their elevated innate qualities from corruption, is the training given by the religion of Islam; there is no other means. You hear about the situation into which the unfortunate women of Russia have fallen. It says in one part of the Risale-i Nur that no sensible man builds love and affection for his wife on her fleeting, superficial beauty of five to ten years; he should build it on her fine conduct, the most permanent and best of beauty, which is particular to womanhood and its compassion. Then, when the unfortunate advances in years, her husband’s love for her will persist. For his wife is not merely a temporary helper and companion in this worldly life, but an eternal, lovable companion in everlasting life, so the older they grow their love for each other should also grow, and their compassion and respect. Under the guise of culture and civilization, family life is now is a temporary animal relationship followed by eternal separation, and is being destroyed at its very foundations.
In another place in the Risale-i Nur it says: “Happy the man who in order not to lose his companion of eternity, copies his righteous wife and so becomes righteous himself. And happy the woman who, seeing her husband to be pious, adheres to religion herself so as not to lose her everlasting friend and companion. Unhappy the man who follows his wife in sin, does not try to make her give it up, but joins her. And unhappy the woman who, seeing her husband’s sinfulness, follows him in another way. And alas for the wife and husband who assist one another in throwing each other into the Fire. That is, who encourage one another to embrace the evils of civilization.”
Aklı başında olan bir adam, refikasına (hanimina) muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni (gelip gecici, olumlu) ve zâhirî (dis gorunusteki) hüsn-ü cemâline (guzelligine) bina etmez (kurmaz). Belki, kadınların hüsn-ü cemâlinin (guzelliginin) en güzeli ve daimîsi (surekli olani), onun şefkatine (karsilik beklemeden duyulan merhamet) ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine (ahlak guzelligine) sevgisini bina etmeli—tâ ki, o biçare (zavalli) ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti (sevgisi) ona devam etsin. Çünkü onun refikası (hanimi), yalnız dünya hayatındaki muvakkat (gecici) bir yardımcı refika (hanim) değil, belki hayat-ı ebediyesinde (ahiret hayatinda) ebedî (sonsuz) ve sevimli bir refika-i hayat (hayat arkadasi) olduğundan, ihtiyarlandıkça daha ziyade hürmet ve merhametle birbirine muhabbet etmek lâzım geliyor. Şimdiki terbiye-i medeniye perdesi altındaki hayvancasına muvakkat bir refakatten sonra ebedî bir mufarakate mâruz kalan o aile hayatı, esasıyla bozuluyor.
Hem Risale-i Nur'un bir cüz'ünde denilmiş ki: Bahtiyardır (Talihli, mutlu) o adam ki, refika-i ebediyesini (sonsuza kadar arkadas olarak kalacak es, hanim) kaybetmemek için saliha (dinin emir ve yasaklarina uygun harejet eden) zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin (dinin emirlerini eksiksiz yerine getiren ) görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi (dunya mutlulugu) içinde saadet-i uhreviyesini (ahiret mutlulugu) kazanır. Bedbahttır o adam ki, sefahete (yasak zevk ve eglenceye duskunluk) girmiş zevcesine ittibâ eder (tabi olur, uyar), vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder. Bedbahttır o kadın ki, zevcinin fıskına (gunahina) bakar, onu başka bir surette taklit eder. Veyl (Yazik) o zevc ve zevceye ki, birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yani, medeniyet fantaziyelerine birbirini teşvik eder.
In another place in the Risale-i Nur it says: “Happy the man who in order not to lose his companion of eternity, copies his righteous wife and so becomes righteous himself. And happy the woman who, seeing her husband to be pious, adheres to religion herself so as not to lose her everlasting friend and companion. Unhappy the man who follows his wife in sin, does not try to make her give it up, but joins her. And unhappy the woman who, seeing her husband’s sinfulness, follows him in another way. And alas for the wife and husband who assist one another in throwing each other into the Fire. That is, who encourage one another to embrace the evils of civilization.”
Aklı başında olan bir adam, refikasına (hanimina) muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni (gelip gecici, olumlu) ve zâhirî (dis gorunusteki) hüsn-ü cemâline (guzelligine) bina etmez (kurmaz). Belki, kadınların hüsn-ü cemâlinin (guzelliginin) en güzeli ve daimîsi (surekli olani), onun şefkatine (karsilik beklemeden duyulan merhamet) ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine (ahlak guzelligine) sevgisini bina etmeli—tâ ki, o biçare (zavalli) ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti (sevgisi) ona devam etsin. Çünkü onun refikası (hanimi), yalnız dünya hayatındaki muvakkat (gecici) bir yardımcı refika (hanim) değil, belki hayat-ı ebediyesinde (ahiret hayatinda) ebedî (sonsuz) ve sevimli bir refika-i hayat (hayat arkadasi) olduğundan, ihtiyarlandıkça daha ziyade hürmet ve merhametle birbirine muhabbet etmek lâzım geliyor. Şimdiki terbiye-i medeniye perdesi altındaki hayvancasına muvakkat bir refakatten sonra ebedî bir mufarakate mâruz kalan o aile hayatı, esasıyla bozuluyor.
Hem Risale-i Nur'un bir cüz'ünde denilmiş ki: Bahtiyardır (Talihli, mutlu) o adam ki, refika-i ebediyesini (sonsuza kadar arkadas olarak kalacak es, hanim) kaybetmemek için saliha (dinin emir ve yasaklarina uygun harejet eden) zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin (dinin emirlerini eksiksiz yerine getiren ) görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi (dunya mutlulugu) içinde saadet-i uhreviyesini (ahiret mutlulugu) kazanır. Bedbahttır o adam ki, sefahete (yasak zevk ve eglenceye duskunluk) girmiş zevcesine ittibâ eder (tabi olur, uyar), vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder. Bedbahttır o kadın ki, zevcinin fıskına (gunahina) bakar, onu başka bir surette taklit eder. Veyl (Yazik) o zevc ve zevceye ki, birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yani, medeniyet fantaziyelerine birbirini teşvik eder.
Monday, November 16, 2015
Kader
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
Yoktan da vardan da öte bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili.
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
Yoktan da vardan da öte bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili.
(Sezai Karakoç)
There is a spring rising even from those graves.
Who cares about the executioner of love while you have your
lover?
Beyond present and beyond absent, there exists a different
presence.
It is not all my fault, there is a view / an evil eye that
reduces me to ruins.
There are lines of poetry to be said and written by
imitating that song.
Do not just call it "destiny", there is for sure a
destiny over destiny.
They try in vain; there is a decision coming over the skies.
Who cares if the daylight is over, there is an architect
fixing the night.
If I am burnt, there is a fortress being built from my
ashes.
There is a victory building up by losses and losses.
You have the key for reaching mystery of mysteries.
There is a vein in my chest calling its exile back.
I never lose my hope from You, there is a plane tree called
"mercy" in your heart.
Lover,
Ohhh lover,
Ohhh lover.
Labels:
destiny,
destiny over destiny,
kader,
kaderin,
Sezai Karakoc kader,
üstünde
Friday, April 17, 2015
Prayers
“What are you to my Lord without your supplication/prayer?”
(25/77)
"My Lord, lift up my heart (expand
my breast) and ease my task for me. Untie my tongue (remove the impediment from
my speech)." (20/25-27) "O my Lord! advance me in knowledge." (20/114)
"My Lord, grant me wisdom" (26/83) "My Lord, make me go in
truthfully, and come out truthfully, and grant me supporting authority (a
sustaining Power) from You." (17/80) "O my Lord! leave me not without
offspring, though thou art the best of inheritors." (21/89) "My Lord,
help me against these people who spread corruption." (29/30) “Let me die
in true devotion to You. Join (unite) me with the righteous.” (12/101) "Our
Lord, Forgive us and our brethren who were before us in the faith, and place
not in our hearts any rancor (malice) toward those who believe." (59/10) "And
let me not be in disgrace on the Day when (men) will be raised up;" (26/87)
"There is no God but You, glory be to You, I was wrong." (21/87) "O
my Lord! I seek refuge with Thee from the suggestions of the Evil Ones." (23/97)
"My Lord, I take refuge with You from asking for things I know nothing
about." (11/47) "For Thou art the All-Hearing, the All-knowing."
(2/127) "O my Lord! make me one who establishes regular Prayer, and also
(raise such) among my offspring" (14/40) "Our Lord, make us devoted
to You; make our descendants into a community devoted to You. Show us how to
worship and accept our repentance, for You are the Ever Relenting, the Most
Merciful." (2/128)
"Lord, help (grant) me to be truly
grateful for Your favours to me and to my parents; help me to do good work that
pleases You; make my offspring good. I turn to You; I am one of those who
devote themselves to You (Islam)." (46/15) "My Lord! bestow on them
thy Mercy even as they cherished me in childhood." (17/24) "My Lord,
inspire me to be thankful for the blessings You have granted me and my parents,
and to do good deeds that please You; admit me by Your grace into the ranks of
Your righteous servants." (27/19) "Our Lord! Forgive me and my
parents and believers on the day when the account is cast." (14/41)
"O Allah, holder of all control
(power/rule), You give control (power) to whoever You will and remove it from
whoever You will; You elevate (endue with honour) whoever You will and humble
(bring low) whoever You will. All that is good lies in Your hand: You have
power over everything. You merge night into day and day into night; You bring
the living out of the dead and the dead out of the living; You provide
limitlessly for whoever You will (You give sustenance to whom You please,
without measure)." (3/26-27)
"Our Lord! Place us
not with the wrongdoing folk." (7/47) "Our Lord, grant us Your mercy,
and find us a good way out of our ordeal" (18/10) "And save us, in
Your mercy, from those who reject [Your message]." (10/86) "Our Lord!
Condemn us not if we forget, or miss the mark! Our Lord! Lay not on us such a
burden as Thou didst lay on those before us! Our Lord! Impose not on us that
which we have not the strength to bear! Pardon us, absolve us and have mercy on
us, Thou, our Protector, and give us victory over the disbelieving folk (those
who stand against faith)." (2/286) "Our Lord! we believe in what Thou
hast revealed, and we follow the Messenger. Then write us down among those who
bear witness." (3/53) "Our Lord! Accept (this service) from us: For
Thou art the All-Hearing, the All-knowing. (2/127) "Our Lord! Lo! Thou
knowest that which we hide and that which we proclaim. Nothing in the earth or
in the heaven is hidden from Allah." (14/38)
"Our Lord! Pour out
constancy on us (Bestow on us
endurance) and make our steps firm: Help us against those that
reject faith." (2/250) "Our Lord! Forgive us our sins and anything We
may have done that transgressed our duty: Establish our feet firmly, and help
us against those that resist Faith." (3/147) "Our Lord! Cause not our
hearts to stray after Thou hast guided us, and bestow upon us mercy from Thy
Presence. Lo! Thou, only Thou art the Bestower." (3/8) "Our Lord!
Perfect our Light for us" (66/8)
"Our Lord! Grant
unto us wives and offspring who will be the comfort of our eyes, and give us
(the grace) to lead the righteous." (25/74) "Our Lord! Forgive us our sins, blot out
from us our iniquities, and take to Thyself our souls in the company of the righteous."
(3/193) "take our souls unto thee as Muslims (who bow to Thy Will)!"
(7/126) "Our Lord! in Thee do we trust, and to Thee do we turn in
repentance: to Thee is (our) Final Goal (journeying)." (60/4)
"Thee (alone) we
worship; Thee alone we ask for help. Show us the straight path, The path of
those whom Thou hast favoured; Not (the path) of those who earn Thine anger nor
of those who astray." (1/5-7) "Our Lord! Give us good in this world
and good in the Hereafter, and defend us from the torment of the Fire!" (2/201)
Thursday, February 26, 2015
Prayers
“…My Lord
would not concern himself with you but for your prayer.” (25/77)
"O my
Lord! Expand me my breast; Ease my task for me; and remove the impediment from
my speech" (20/25:27, Moses) “O my Lord! Advance me in knowledge.” (20/114)
O my Lord! Bestow wisdom on me, and join me with the righteous. (26/83) “O my
Lord! Let my entry be by the Gate of Truth and Honour, and likewise my exit by
the Gate of Truth and Honour; and grant me from Thy Presence an authority to
aid (me).” (17/80)
“O my Lord!
Leave me not without offspring, though thou art the best of inheritors.” (21/89,
Zakariya) “O my Lord! Give me victory over folk who work corruption (do
mischief).” (29/30) Unite me with the righteous. (12/101) Forgive us, and our
brethren who came before us into the Faith, and leave not, in our hearts,
rancour (or sense of injury) against those who have believed. (59/10) And let
me not be in disgrace on the Day when (men) will be raised up. (26/87)
There is no god but thou: glory to thee.
(21/87) I seek refuge with Thee from the suggestions of the Evil Ones. (23/97)
Truly, my prayer and my service of sacrifice, my life and my death, are (all)
for Allah, the Cherisher of the Worlds (6/162) O my Lord! I do seek refuge with
Thee, lest I ask Thee for that of which I have no knowledge. And unless thou
forgive me and have Mercy on me, I should indeed be lost! (11/47) Our
Lord! Accept (this service) from us: For Thou art the All-Hearing, the
All-knowing (2/127) O my Lord! Make me one who establishes regular
Prayer, and also (raise such) among my offspring (14/40) Our Lord! And
make us submissive unto Thee and of our seed a nation submissive unto Thee, and
show us our ways of worship, and relent toward us. Lo! Thou, only Thou, art the
Relenting, the Merciful. (2/128)
O my Lord! So order me that I may be
grateful for Thy favours, which thou hast bestowed on me and on my parents, and
that I may work the righteousness that will please Thee: And admit me, by Thy
Grace, to the ranks of Thy righteous Servants. (27/19, Solomon) O my
Lord! Grant me that I may be grateful for Thy favour which Thou has bestowed
upon me, and upon both my parents, and that I may work righteousness such as
Thou mayest approve; and be gracious to me in my issue. Truly have I turned to
Thee and truly do I bow (to Thee) in Islam. (46/15) O our Lord! Cover
(us) with Thy Forgiveness - me, My parents, and (all) Believers, on the Day
that the Reckoning will be established! (14/41) My Lord! Bestow on them
thy Mercy even as they cherished me in childhood. (17/24)
"O Allah. Lord of Power (And Rule),
Thou givest power to whom Thou pleasest, and Thou strippest off power from whom
Thou pleasest: Thou enduest with honour whom Thou pleasest, and Thou bringest
low whom Thou pleasest: In Thy hand is all good. Verily, over all things Thou
hast power. Thou causest the night to gain on the day, and thou causest
the day to gain on the night; Thou bringest the Living out of the dead, and
Thou bringest the dead out of the Living; and Thou givest sustenance to whom Thou
pleasest, without measure. (3/26:27)
Dualar
"... Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?" (25, 77)
“Ya Rabbi göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır. Dilimin bağını çöz. (20/ 25–27) “İlmimi artır. (20/114) Bana hikmet ver. (26/83) Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver. (17/ 80)
Beni yalnız bırakma! (21/ 89) Fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle. (29/ 30) Beni Salihler arasına kat. (12/ 101) Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! (59/ 10) İnsanların dirilecekleri gün, beni mahcup etme. (26/ 87) Ya Rabbi senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim.(21/87) Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! (23/97) Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi olan ALLAH içindir. (6/162)
Rabbim! Bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. (11/ 47) Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin. (2/127) “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle. (14/ 40) Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet
usullerimizi göster, tövbemizi kabul et; zira tövbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. (2/ 128)
Beni, gerek bana gerekse ana babama verdiğin nimette şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat. (27/ 19) Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tövbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım. (46/15) Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, annebabamı ve mü'minleri bağışla.(14/41) Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, sen de onları esirge. (17/ 24)
Ey mülkün sahibi olan Allah’ım, dilediğine mülk verir, dilediğinden çeker alırsın, dilediğini aziz eder, dilediğini zelil kılarsın. Bütün hayır senin elindedir. Çünkü sen her şeye kadirsin, geceyi gündüze sokar, gündüzü geceye dahil edersin; ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın ve dilediğine hesapsız rızık verirsin. (3/26-27)
Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! (7/ 47) Bize (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! (18, 10) Ve bizi, kâfirler topluluğundan rahmetinle kurtar. (10/ 86) Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevla’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. (2/ 286) Rabbimiz, biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahitlerle beraber yaz. (3/ 53) Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin. (2/ 127) Bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. (14/ 38) Ey Rabbimiz! Yüreğimizi sabırla doldur; bize direnme gücü ver; kâfir kavme karşı bize yardım et. (2/ 250) Ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl! (3/
147) Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfü bol olan sensin. (3/ 8) Nurumuzu tamamla (66/ 8) Bizi takva sahiplerine önder kıl! (25/74) Bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (3/193) Müslüman olarak canımızı al. (7/ 126) "Rabbimiz, Sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş ancak sanadır. (60/ 4)
Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen'den yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet; Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil. (1/ 4–7) Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru. (2/ 202)
Âmin...
“Ya Rabbi göğsümü genişlet, işimi kolaylaştır. Dilimin bağını çöz. (20/ 25–27) “İlmimi artır. (20/114) Bana hikmet ver. (26/83) Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver. (17/ 80)
Beni yalnız bırakma! (21/ 89) Fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle. (29/ 30) Beni Salihler arasına kat. (12/ 101) Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! (59/ 10) İnsanların dirilecekleri gün, beni mahcup etme. (26/ 87) Ya Rabbi senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim.(21/87) Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım! (23/97) Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi olan ALLAH içindir. (6/162)
Rabbim! Bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. (11/ 47) Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin. (2/127) “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle. (14/ 40) Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet
usullerimizi göster, tövbemizi kabul et; zira tövbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. (2/ 128)
Beni, gerek bana gerekse ana babama verdiğin nimette şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya muvaffak kıl. Rahmetinle, beni iyi kulların arasına kat. (27/ 19) Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tövbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım. (46/15) Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, annebabamı ve mü'minleri bağışla.(14/41) Rabbim, küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, sen de onları esirge. (17/ 24)
Ey mülkün sahibi olan Allah’ım, dilediğine mülk verir, dilediğinden çeker alırsın, dilediğini aziz eder, dilediğini zelil kılarsın. Bütün hayır senin elindedir. Çünkü sen her şeye kadirsin, geceyi gündüze sokar, gündüzü geceye dahil edersin; ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın ve dilediğine hesapsız rızık verirsin. (3/26-27)
Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma! (7/ 47) Bize (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! (18, 10) Ve bizi, kâfirler topluluğundan rahmetinle kurtar. (10/ 86) Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim Mevla’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. (2/ 286) Rabbimiz, biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahitlerle beraber yaz. (3/ 53) Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin. (2/ 127) Bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. (14/ 38) Ey Rabbimiz! Yüreğimizi sabırla doldur; bize direnme gücü ver; kâfir kavme karşı bize yardım et. (2/ 250) Ayaklarımızı (yolunda) sabit kıl; kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl! (3/
147) Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize tarafından rahmet bağışla. Lütfü bol olan sensin. (3/ 8) Nurumuzu tamamla (66/ 8) Bizi takva sahiplerine önder kıl! (25/74) Bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, ruhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz! (3/193) Müslüman olarak canımızı al. (7/ 126) "Rabbimiz, Sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş ancak sanadır. (60/ 4)
Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen'den yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet; Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil. (1/ 4–7) Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru. (2/ 202)
Âmin...
Subscribe to:
Posts (Atom)